Pazartesi, Mart 02, 2020

Bugün de böyle..

Bir süre önce internette gezinirken okumuştum. Şair Orhan Seyfi Orhon o meşhur Veda Busesi şiirinin hikayesini gözlerim yaşararak okudum. Öylesine beğendim ki sizlerle de paylaşmak istedim. İşte Veda Busesi ve ardındaki dram…

Bestelenen ve klasik şarkılar arasında  yer alan “Veda Busesi” her ne kadar iki insan arasında yaşanan bir aşktan esinlenilmiş gibi algılansa da aslı çok farklı çok hüzünlü bir yaşanmışlığı anlatıyor. Veda Busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir. Bu ünlü şiirin hikayesi şöyle anlatılmaktadır; Babası kızının kapısını açarken biraz duraksadı. Sessizce kapının kolunu aşağı indirdi, kızının bugün daha iyi olması için dua etti. Gün boyunca kızına doyasıya sarılmayı düşünüyordu . O yüzden bütün işlerini iptal etmiş, akşama kadar onun yanında oturmayı planlamıştı. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için usulca yatağın üstüne eğildi. Kızı perişan halde görünüyordu. Gözleri hemen yaşaran baba, kızının bu halini görmesini istemediği için usulca eğildi ve dudaklarını kızının alnına koydu. Öpmedi çünkü öpmek çok kısa bir andı. Öylece durdu ve derin derin nefes alarak kızının kokusunu içine çekti. Kız eliyle babasının kolunu… Ancak baba kızının alnında öylece durdu. Biraz daha dursaydı gözyaşları kızının yüzüne damlayacaktı, ağladığı anlaşılacaktı. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Kız o kadar bitkin düşmüştü ki çok kısık bir sesle, "Babacığım, annemin öldüğü günü hatırlıyorum, günlerce çok ağlamıştın. Şu son anlarımda senden bir şey istiyorum babacığım, dedi. Ben öldükten sonra hiç ağlamayacaksın, gözünden bir damla yaş bile düşmeyecek, anlaştık mı?" dedi. Baba imkansızı isteyen kızına baktı, ağlamaklı halini bastırarak başını hafifçe salladı. Kızı çok zor nefes alıyordu. Birkaç saniye içinde nefes alışverişleri kesildi, başı yana düştü. Hıçkırıklar içinde kızını kucağına aldı. Kızının cansız bedeni hala ateşler içindeydi. Buna rağmen kızı üşümesin diye battaniyeyle sardı bahçeye çıkardı. Kızını sandalyeye oturtup, yere çöktü, başını kızının kucağına koydu, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. İşte o an dilinden bu ölümsüz mısralar döküldü…

VEDA

Hani o bırakıp giderken seni

Bu öksüz tavrını takmayacaktın?

Alnına koyarken veda buseni

Yüzüne bu türlü bakmayacaktın.

Hani ey gözlerim bu son vedada,

Yolunu kaybeden yolcunun dağda

Birini çağırmak için imdada

Yaktığı ateşi yakmayacaktın?

Gelse de en acı sözler dilime

Uçacak sanırdım birkaç kelime...

Bir alev halinde düştün elime


Hani ey gözyaşım akmayacaktın?

Orhan Seyfi ORHON
-alıntıdır-


Şarkısını zaten çok severdim.. Hikayesini duyunca da çok etkilendim. 
Not: Belki de böyle bir şey hiç yaşanmadı.. Yaşandığı varsayıldı.



6 yorum:

ED dedi ki...

Bu hikayeyi bilmiyordum. Sağolun.

Asortik Krep dedi ki...

Ben de bilmiyordum ve en sevdiğim şarkılardan biridir...

ErsinCe dedi ki...

harikaydı...

Vakt-i Dem dedi ki...

Muazzez Ersoy "Nostalji" albümlerine başladığı zamanlarda ,ondan duyup öğrenmiş ve çok sevmiştim bu şarkıyı.Hikayesini bilmiyordum ama,şimdi çok daha derin bir anlama büründü.Teşekkürler...

Beyaz Yakalı dedi ki...

Dokundu, bilmiyordum şarkının gerçek hikayesini.

Yüreğimin İklimi dedi ki...

Öyküsünü bilmiyorum severek dinlerim bu şarkıyı