Pazartesi, Ekim 12, 2009

Evdeyim, sabahtan bir ara Uzunbey'le gidip trafikten aracın plakası için başvuru yaptım.Balkonu yıkadım, bahçede yeni bir kaktüs düzenlemesi :) yaptım.Uzun süredir bahçeyle küsüm zaten, içimden ilgilenmek gelmiyordu, sanırım bu direnci kırdım. Yenilenme peşindeyim.. Biraz sadeleşme ve yenilenme diyelim. Evde başka bir yere ait eşyalarım vardı,şimdi zamanı geldi,onlar çıkıyor ve ben biraz daha seçerek etrafımı boşaltmak istiyorum.Benim için zor bir durum ,anlarsınız aslında.. Bana verilen bir yaprak bile saklı kalır bende, sahibini hatırlatması için.Yıllarca atılmaz. Taşlar, objeler, hediyeler,hepsi ortada ve anısı var.
Bahçıvan umarım seneye devam etmez,bahçenin içine okudu çünkü.Geçen gün eşi suluyordu,kaktüslere su verme sakın dedim.Hangisi kaktüs bunların dedi. Dumurlardayım.. Para verip rezil olduğumuza mı iki senedir, ya da bu işleri elektirik ödemesi kadar kolay sanan yöneticilerde mi suç bilmiyorum.Ya da bende. Uzunbey kızmasın diye sesimi çıkarmadan oturup paşa paşa bahçeyi öldürmelerini seyrettiğimden sanırım. Burası bir kooperatif olarak başlamış, biz girdiğimizde davası olan bir villa yüzünden kooperatif ayrılamıyordu.Şimdi dava bitti. Yönetim fes edilecek ama bahçe ortak, düzen buna yakın devam eder ama ben artık eskisi gibi sessiz olmayacağım.. Asi Gece Kuşu uyandı :) İçi pırpırken biraz bahçeye de el atmak istiyor,kaktüslerini özledi, çiçeklerini özledi ve bahçeyle zaman geçirmeyi özledi.. Değişecek bitkileri var, sardunyaları ona küsmüş, her yer elden geçmek istiyor ve artık bahçe konusunda kimseyi takmak istemiyor. Böyle hayattan zevk almıyor.

Cumartesi bağbozumuna gittik, güzeldi.. Çok yorulmuşuz, pazar günü dershane için erken kalktım ama sonra yine uyumuşum..Öğlene doğru kalkabildim.Tam bir yere çıkmayalım bu günü sakin geçirelim derken telefon geldi Hakanlardan ,biz Şatta deniz kenarındayız, siz de gelin diye.. Bizde şezlongları alıp gittik, deniz kıyısında oturduk.Hatta Çağıl da dershane çıkışı geldi, öğleden sonra döndük, bir posta biraz eşya götürdük bir yere,biraz da oyalandık.. Akşamüstü yorgun gelip bilgisayarlarımıza oturduk ama ben yeni yazı yazamadım, çektiğim bağbozumu resimlerine bile bakamadım. Uyumuşum. Kalkıp yatağıma gittim.

Bu akşam biraz yazı yazmam gerek , yarın sabahtan büroya ziyaretime gelecekler, öğleden sonra ben Çağıl' ın okuluna gideceğim,yarın Ekin Abla ameliyat olacak kalça kemiğinden, ona uğramamız gerek, pazara çıkıp alışveriş yapmam gerek birde. Bu arada öğleden sonra bir işim var, evi toparlıyorum bir yandan, kahve arası yazı yazayım dedim. Çarşamba günü temizlik günümüz.. Bu hafta bende yeni biri başlayacak. Perşembe Zen'e gidip masaj kaçamağı yapmak istiyorum ki bu yorgunluğu atayım.
Birde kahve içebiliriz belki :)
Her yerde sonbahara girdik yazıları, oysa ben baharı yaşıyorum içimde.. Dışarısı hala sıcak, sabahları serin sadece..

Akşamları Ares bana hiç rahat vermiyor,bir alıştı ki sormayın, önüme dikilip wow wow diye ağız dolusu havlıyor.Onu ben gezdirecekmişim.Uzunbey geceleri bilgisayara gömülünce, son bir kaç zamandır bana kaldı onu gezdirmek. Bende hakkını iyi veriyorum sanırım.İlla da ben gezdireceğim.Akşamları peşimde. Gece yatmadan çıkarıyoruz ki sabaha kadar rahat etsin.. Beraber çıkıyoruz, sitenin yanında boş bir arsa var,önce onu ziyaret ediyoruz, sonra ters yöne sokağın diğer ucuna yürüyüp eve giriyoruz.Ben çok uzaklaşmıyorum ki başı boş dolaşan köpekler saldırmasın diye.Diğer köpeklerden korkuyorum anlayacağınız.Bağlı gezdirdiğimizden bağlı köpeklerde kendini zor koruduğundan Ares için tehlikeli olabilir. Bu yüzden gözüm hep etrafta oluyor. Normalde havlamayan köpek benimle gezsin diye akşam üç kere havladı. Şimdi iyi de kışın geceleri ben çok üşüyorum dışarıda.. Yani çıkınca dengem değişiyor,nasıl yapacağız bilmem artık.Birde çıkınca o arsada dolanıyor bende yıldızları seyrediyorum ya da ayı :)

Elçin bloğunda Demetevlerdeki Ankara Onkoloji Hastanesi için yardım istemiş.Onun listesi için bende birşeyler hazırlamak istiyorum. Sizlerde bir bakmak istermisiniz acaba..?
Bayram öncesi sözüm vardı, birşeyler hazırlayacaktım. Bu iyi bir fırsat oldu, o da devam edince yardımlara iyi oldu.

Son zamanlarda farkettim ki canım çay istediğinde içemeyince sinirleniyorum ben :) Tiryakilik böyle oluyor herhalde :)) Ben çay tiryakisiyim sanırım ..
Her gün sabah kahvaltıda ve akşamüstü beşte çay içerim ama bu kadar tiryaki olduğumu farketmemiştim...

8 yorum:

hindiba dedi ki...

S(noktali)att bir yer ismi mi? Malta'da kiyi, deniz kenari anlaminda yer isimlerinde cok gecerdi. Arapca imis sanirim aslen. Bahceniz o bahcivandan tez elden kurtulur dilerim.

pinarbk dedi ki...

Bir fincan da benim niyetime kapatsan. Neler görürsün acaba?...

Asortik Krep dedi ki...

Evren, şat : Karagedikten çıkan krom madenini Fransızların vagonlarla taşıyıp gemiye yükledikleri kısım.Onlardan sonra adı Şat kalmış sanırım..
Sözlük anlamı ise şöyle..
"şat
isim, denizcilik, Fransızca chatte .

Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne:
"Bordadan aşağı şatlara inip torbaları şata bırakarak eli boş geri dönüyor."- Z. Selimoğlu."

Pınar, ben iyi fal bakamıyorum çünkü fincanda sadece hayvanları görebiliyorum yani susamuru,deve,at gibi :))

Özlem dedi ki...

hala işteyim:)) bende ;)
bahçıvancıya sinir olduğunu biliyordum az çok yazılarında bazen yazıyordun ama insan bu kadar da olmaz ki.
umarım kısa zamanda bu sorun çözülür diye umuyorum bunlar artık çekilmez :))
link verdiğin yere baktım ve hoşuma gitti bir şeyler için yardımcı olmak hayata karşı pozitif ettiğini düşünüyorum ufak şeylerde olsa yardım olarak bir şeyler yollıycam.
teşekkürler ....

minimalist dedi ki...

Selamlar;

Ben de çaysız yaşayamayanlardanım;

ve aynen ben de sonbaharda mıyım ilkbaharda mı ayırt edemiyorum :))

Sevgiler.

burcu dedi ki...

merhaba asortik ciğim :)
şimdi ben de kızdım bahçıvana ama eminim ki senin güzel ellerinle bahçe daha güzelleşecek :)
yorucu bir hafta sonunun ardından güzel ve huzurlu bir hafta diliyorum :)
yeni başlayacak kişinin yerinde olmayı isterdim açıkcası hem sizinle de tanışmış olurdum :)
sevgiyle kal :)

serpil dedi ki...

"Hangisi kaktüs bunların" lafına gülüyorum hâlâ :) Nasıl başarmış acaba bunu bile bilmeden yaşamayı, zor olmalı :)

ELÇİN'İN YERİ dedi ki...

desteğiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim :)

sevgiler