Cumartesi, Ocak 02, 2010

Bütün kış dallarında tomurcuklar var :)

2010 yılının ilk saatlerinde değilde sabahın ilk ışıklarında işte bu manzarada yürüdük Uzunbeyle.. Yanımızda Ares , ilk çayımızı da Şat 'ta belediye çay bahçesinde içtik her zamanki gibi.Yürüyüşte bizden başka balık tutan bir adam ve yürüyen iki erkek vardı. Gece ikibuçukta yatıp sabah erkenden uyanmak zorunda değildim ama her sabah erken kalkan biri olarak en ufak bir ses duyduğumda gözlerimi açıveriyorum hemen. Normalde her sabah Uzunbey bana sorar yürüyüşe gidelim mi diye, bu sefer ben ona illa ya yürüyelim ya da kalkıp bir şeyler içelim diye baskı yaptım :) Fazla ses yapmadan kalkıp dışarı çıktık. Ares bayıldı zaten sahilin bu kalabalık olmayan haline..O yürüdü neşeyle biz onu ve sahili seyrettik. Orası kısa bir parkur,ucunda uyuz bir restaurant var. Ben oraya uyuz olduğumdan (iş yapıp para alamadığımdan) önüne kadar yürüyüp dönüyoruz genelde.. Hem böyle sulak alan ve kuş gözlem yeri yanında yapılmasını da uygun bulmuyorum hayvansever ve çevreci biri olarak.. Neyse oturup daha çay demlenmediğinden kahvelerimizi içip tekrar bir tur daha yürüdük Uzunbey'le. Oradan alışveriş yapıp senenin Çağıl'la ilk kahvaltısı için eve döndük..Güzel bir kahvaltı hazırlayıp keyifle yedik ve uyuduk öğlene kadar salondaki kanepede.. Çalış'ta ki sulak alan balık ve kuşlar için bir cennet. Kuş gözlem için küçük bir gözetleme kulesi mevcut.Sabah görüntüsü ise böyle.. Ortasındaki büyük kanaldan merkeze kalkan tekne dolmuşlar tarafından kullanılan bir kısmı var ve avlanmak yasak. (inanmazsınız ama yasağı delip avlanmaya çalışanlar da olabiliyor, babalarının sulak alanı ya! Oysa orası hem kuşlar hem de deniz canlılarının üremesi için çok uygun bir alan)



Sabah sabah çalış plajı görüntüsü..


Karşıda görülen yüksek karaltı Akdağlar, tepelerde kar olduğu müddetçe hava güneşli de olsa soğuk eser ovada rüzgar. Işık müsaade etmemiş ama karlar genelde görünür ve dağların kar durumlarına göre havanın başka yerlerde nasıl olduğunu anlarız biz. Yani ortalık kardan yıkılır, yollar kapanır, bizde hava güneş göründüğü oranda sıcak olur,güneşin olmadığı yerde soğuktan duramazsın. Yine de her mevsim dışarıda oturulur.Gece güneş battığında soğuk olur sadece.


Oturup nescafe içip sohbet ettik Uzunbey'le..Gelecek yıllardaki planlardan konuştuk :)


Ares etrafı seyredip masanın altında dinlendi her zamanki gibi.


Dün öğleden sonra bizim büroda iş vardı ama ben gitmedim.Uzunbey'in bana ihtiyacı yoktu ve Çağıl evdeydi. Keyif yaptım bahçede, temizledim biraz,uzun zamandır çıkmamıştım.Ufaktan ufaktan temizlik, budama işlerini yapmam gerekli, idare edecek hali kalmamış bahçenin.. Birde bir kaç küçük düzenleme düşünüyorum ama duruma göre bakacağım artık. Bu resimde bu sabahki yürüyüşten.. Karataş plajına gittik poğaça alıp Kargıya, çay istedik allahtan varmış.. Sabah sabah çay yapmayabiliyorlar bazı yerlerde.. Genelde İngilizler geç vakitte bu tarz yerlere gittiğinden sabah erken açan olmayabiliyor buralarda.. Çok beyefendi biri vardı, yeni devretmişler, daha öncekilerden memnun değildik,iyi olmuş.. Hem temiz, hem de düzenli bir yer olmuş, uzunbey'le çok hoşumuza gitti. Biz zaten o plaja sık gidiyoruz biliyorsunuz ama oradan memnun olmadığımızdan plajın başındaki bu yere uğramıyorduk, Ares'i de saldık o da hem rahat rahat gezdi hem de İngiliz bir adamın köpekleriyle oynadı plajda.. Bu köpeklerle gezen adam ve daha bir kaç İngiliz aslında Üzümlüde oturuyorlarmış ve dağda yürüyorlarmış köpeklerle ama av sezonu olduğundan ki 2-3 kadın 1 erkek yanlarında sanırım başka komşularınında köpekleri var, onları gezdirmeye plaja geliyorlarmış bu yüzden. 2-3 golden vardı(uzunbey Golden Parti diye espri bile yaptı :)) köpekler arasında birkaç tane de değişik köpek, hepsi uyum sağladılar Ares'e ama bir erkek Golden bir türlü rahat vermedi ona, hatta sırtından ısırmaya kalktı falan, bizimki daha çocuk ya, nasıl korkup kaçtı anlatamam.. En azından biraz biraz kendini korumaya başlamalı.Benim gördüğüm sırtından iki kere yakalamaya çalıştı onu diğeri.. Çevik olmasa ısırmıştı da.İngiliz yaşlı hatun hala bir şey yapmaz diye beni yatıştırmaya çalışıyor ama ben hayır diye bağırdım uzaktan Uzunbey ki genelde o rahat davranır , köpekleri daha iyi tanıyor benden, o da endişelenince kadını bırakıp yanlarına gittim ve ikimiz ayırıp uzaklaştırdık Aresi.. O da kaçtı :) Başkasının köpeğine hiç güvenmem, ısırdıktan sonra kıymeti yok ki..



Çocuklar gibi işte, düşürmeden,yaralanmadan önlemini alacaksın yoksa saldım çayıra mevlam kayıra tarzı biri olamam ben. Korkmadan nasıl aralarına daldım ben de şaşırdım aslında ama eğitimli köpekler hayırdan anlıyor İngiliz köpeği olsa da..Türkçe komut veriyorsun ya..Bizimki de İngilizleri çok seviyor (çünkü hemen hepsi hayvanları çok sevdiğinden) ama komutları akıl edip Türkçe vermezlerse mesela benimki dinlemiyor ,sarılıyor,sevdirmeye çalışıyor kendini birde kocaman ya,vurdu mu devirir insanları,biraz dikkat etmek gerekiyor bu yüzden. Gülmeyin köpeğinde dili var tabii. Hatta bu akşam bana gelecek olan misafirlerim var akşama.. Nurdanlar ve Peter'lar . Nurdan'ı biliyorsunuz bana uzun süredir yorum yazıyor ve turizmci, Peter' da benim eski komşum.. Nurdanla Yalçın'ı zaten çok seviyoruz ve elimizden geldiğince sahile indiğimizde özellikle onlara uğrar görüşürüz, onlarda bize, büroya-merkeze- geldikçe uğrarlar, hepimiz turizmle uğraştığımızdan ancak sayılı zamanlarda evde görüşebiliyoruz bu yüzden geçen kış onları bize çağıracak zamanı bulamadık. Onlarda kışın çalışmadıklarından bazen uzaklara tatile gidebiliyorlar bu yüzden bu akşam şömine başı şarap keyfine çağırdık dostlarımızı..İşte bu arkadaşlarımız bizim eski komşumuz Peter'la çok iyi görüşüyorlar, zaten bizde onlar sayesinde tanıştık sayılır. Peter buraya ilk geldiğinde hayvan barınağından bir köpek almıştı, köpek doğal olarak Almanca bilmediğinden ilk zamanlarda ona önce Almanca komut öğrettiler.. Sonra yavaş yavaş köpek onlara uyum sağladı ve dedikleri emirleri uygulamaya başladı, evde bakıyorlar zaten ve hem Türkçe hem Almanca komuttan anlıyor doğal olarak..Bu yüzden köpeklerinde bir emir dili var ve böyle karışık milletten topluluklarda köpeğin bunu anlaması iyi oluyor bazen. Özellikle benimki gibi iri ve samimi sevgiye alışık bir köpeğe Türkçe hayır ! demesini öğrenmeleri gerek sanırım yabancıların :)) Düşünün ki iki ayak üstüne kalkıp kolunuza doğru hamle yaptığında nerdeyse benim boynuma gelen bir köpek bu :)

Bu gece şömine başında dostlarla yine şarap keyfinde olacağız.. Biraz sonra kalkıp ikramlar yapacağım, börekler ve tatlılar :) İsteyen şarapla isteyen çayla devam eder artık..


Yılbaşı gecesinden bahsetmedim pek ama Rokadaydık bu sene.. Gece ikide döndük, bu şömine gürül gürül yandı ve biz Fransızcadan rumbaya , Türkçeden çaçaya hem dans müziği çaldık hem de arada coştuk. Aramızda dans dersleri alan arkadaşlarımız var bu yüzden bazen onları seyrettik, bazen de biz eşlik ettik. Küçük bir yer olsun ve rahat edelim demiştik, zaten biz 19 kişi gittik. Bizden hariç İngiliz -Türk karışık 3 masa vardı küçük küçük.. Çekilişler yapmıştık ,hediyelerimizi verdik-aldık.. Tombala oynadık bir el ve 2. çinko ve tombalayı Çağıl yapıp paraları topladı benim şanslı oğlum.. Şarap içtim ama beni kesmedi,arada uzunbeyin rakısından içtim..Üstüne cila yapmak istedim evde ama olmadı.. Uzunbey, Ahmet bey ve arkadaşlardan bir bey daha tam 12 ye girerken Çağıl' ı üçü havaya kaldırıp attılar,(büyük beceri adam 95 kilo) havada yeni yıla girdi :)) Daha sonra sarılıp birbirimize üçümüz öyle şarkı söyledik .. Ares evde bizi bekledi, uzunbey ona noel baba kıyafeti giydirip restauranta sokacağı söyleyen espiriler yaptı ama ben fazla yüz vermedim :)) Zaten ev çok yakın aramızda bir tek pazar yeri meydanı ve bir sokak var , bir şey unutunca eve gidip geldim bile bir ara , Ares'i de kontrol etmiş oldum.. Hiç yaramazlık yapmadan bizi bekliyordu evde..Uykusu gelince üst kata yatak odasına gidip yatan bir köpek o, daha ne yaramazlık yapsın ki :P Anahtar sesini duyunca ahşap merdivenlerden ayak sesini duydum , beni kapıda karşıladı..

Çarşamba günü Mavikuşta Berna ile buluşup Zen'e kahveye gittik, Zen müşterilerine küçük yılbaşı hediyeleri veriyormuş, bu yüzden illa uğra dedi bana.. Berna da müşterisi aslında ama haberi yok diye onu da götürdüm..Çok güzel bir kolye çıktı bana.. Sohbet ederken bir ara Zen bana kendi küpelerini gösterdi, babaannesininmiş, çok eski yani.. Çok güzel , el yapımı ve ilginç bir aparatı var, kolye gibi zincir dolanıyor etrafında küpelerin.. Zen Karabüklü ve bu takılar oranın yerel el yapımı takıları, bilen varsa paylaşabilir mi o aparat neden öyle diye.. Berna süs olsun diye yüzü çevrelediğini söyleyerek öyle takıldığını söyledi ama biz bilemedik işte.

Bu güzel çam ağacı annemin bana yılbaşı hediyesi.. Bayıldım ve hemen büroya astım :)

Leylak Dalının bana gönderdiği keçe kaktüs tablonun duvardaki hali.. Ne kadar şirinler değil mi..? :)


Yine bunu da annem yılbaşı hediyesi diye göndermiş,aslında cep telefonluk ama benim yeni fotoğraf makinem için birebir oldu.Eski kullandığım kılıftan biraz daha kalın olduğundan darbelerde zedelenmez diye bunu kullanıyorum.. Bu arada eski fotoğraf makinam İstanbulda düşüp bozulmuştu. Uzunbey de bana yeni makina aldı,yazmaya zaman bulamadım ama fotoğraflardan anlamışsınızdır diye düşünmedim de değil, daha kaliteli çekim yapabiliyorum artık :)

Bu da eski kılıfı makinemin, yani ben öyle kullanıyordum ama bezi ince ve biraz büyüktü makineye göre.. Örnek olabilir yapmak isteyen olursa , bana hediye ama kimden hatırlayamadım :) Unutkanlıklarım çok küçük de olsa var hala.. (annemden olabilir)
İki gündür yürüyüş ve ev keyfi yapıyorum, bütün bir senem böyle geçecek sanırım.. İki çeyrek bilet aldım ama hiç bir şey çıkmadı, çıksa da çıkmasa da kısmet olursa benim hedefim belli zaten.. Kendime mutfak kapısı kış bahçesine açılan büyük verandalı bir kır evi yapmak..Kaktüs bahçesi ve içinde ağaçları olan bir yer. Aslında bu evimi de çok seviyorum ama yine de insanın hayallerinin olması güzel bir şey.. Hem hayallerimiz olmasa biz nasıl yaşarız ki ..? :)
Candan Erçetin ve Şebnem Ferah albümleri çıkmış.. Candan döktürmüş, daha Şebnemi dinleyemedim.. En çok Bahar 'ı sevdim sanırım.. Unutama Beni, (zaten severdim ) Yalvaramam, Vay Halime.. -tam bizim havalar :) Kimin Doğrusu ve son parça Ninni de oldukça ilginç, özellikle sözleri.Anlayana diyelim...

13 yorum:

Unknown dedi ki...

Sabah yürüyüş kısmını okurken o sabahın o temiz havanın kokusu bana kadar geldi o kadar isterdim o kokuyu duyabilmeyi :)
Kolyeni makinani ve diğer hediyelerini güle güle kullan :)

laleninbahcesi dedi ki...

Sizinle yürüdüm uzun uzun. Acaba Fethiye'ye mi yerleşsem diye bile düşündüm. Hep böyle bir İstanbulu çok sevme, ama ilk fırsatta da kaçmak istemek gibi bir dengesiz duygu durumlarımız var. Ama harika bir yürüyüş olmuş. Kumburgazda yapardık böyle sabah yürüyüşlerini.Yani öyle böyle değil çok özendim çok.

Mutlu umutlu seneler
Sevgiyle...

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Annemin bana yaptığı çam ağacı daha güzel :O) gönderdiği kılıf da:O)

Asortik Krep dedi ki...

Funda, belki bir gün duyarsın belli mi olur ..

Lale,aynı yürüyüşleri ben de Büyükçekmede de yapardım :) Gel yerleş ama sıkılırsın belli bir zaman sonra..Devamlı kalmak şehirli biri için zor.

Burcu, iyi hatırlattın gelince alırım senden o zaman :))
Annem bana geldiğinde bavulla geliyor, sana torbayla :P

MAVİ TUTKU dedi ki...

Resimler harika. Mutluluklar diliyorum..

Unknown dedi ki...

fotolar harika yine ablacığım :))
ben de bayıldım yürüyüş kısmına :))
hediyelerini de güle güle kullan...
güzel bir hafta diliyorum :))
sevgiler...

Özlem dedi ki...

evet bende bahara bayıldım çok çok çok güzel...

Asortik Krep dedi ki...

Onuncuköyünadamı, beğendiğine sevindim, arada çok şık resimlerde çıkıyor bazen..

Burcu, her fırsat bulduğumuzda yürüyoruz ama kiloda bir fark olmuyor :))

Özlem, unutursun da güzel ama benim anlayışıma uymuyor..Ben unutmaktan çok hoşlanmıyorum :))
Kötülüğü de ,sevgiyi de güzelliği de pek unutmam da.

zenguzellik dedi ki...

Sayende yine güne bayram ederek başladım.Yeni yılda daha sık ve neşeli sohbetlerde bulunmak üzere....

beste dedi ki...

Ne guzel bir yerde yasiyorsunuz; Leo biraz buyusun ona bir golden alayim yada Turkiye'den bir kopekcik getirteyim diyorum cocuklarin en iyi arkadasi kopekler ha tabi bahceli eve de cikmamiz gerek, boylece kedi, kpek, tavsan nuh'un gemisi gibi doldurabilirim; Sevgiler

La Madame Chapeau dedi ki...

Bu kez, yeni yıla Eski Foça'da girmek arzusu vardı içimde... İşte aynen böyle, sahilde bir sabah yürüyüşyle başlasın istedimdi yılım. Ama kısmet Mengen'de, orman içinde bir "dağ" evinde uyumakmış yılın ilk gününde :)

Çok da keyifli geçti ya o iki gün... Yine de dileğim bu sene olmadı; inşallah seneye :)

Sevgiler,
Mutlu yıllar Asortikciğim :)

Adsız dedi ki...

ha fotular fena gozukmuyo daa......

Asortik Krep dedi ki...

Zen'cim bir ara uğramaya çalışırım :)

Beste, biz Ares'i aslında Uzunbey için aldık, bildiğin stres topu o :)) Çok memnunum aldığımıza.. Hatta ben aldım.Bir bayram arifesinde, mutsuz bir günümüzdü,bize mutluluk versin diye aldım,görevinide tam anlamıyla yapıyor gerçekten..Onu çok seviyoruz ve çocuklarla anlaşan en iyi cins köpek Goldenlar sanırım.

Bal, ne zaman istersen ,buralardayım :))
Sana da mutlu ve uzun yıllar diliyorum sevdiklerinle..

Adsız, ha fotolar fena değil işte idare ediyoruz, yazılarıda okumadan geçip git bence :)