Perşembe, Temmuz 01, 2010

Eylülde gel..

Tüm Akyaka tatilim bu şapkayla geçti geçen hafta.Bu fotoğraflar bu hafta sonundan değil, ilk deniz kıyısı fotoğraflarımız.Kargıdaki Karataş plajında girdik denize, hem sakin -rahat rahat sessizlikte kitap okumak için ideal, hem de etrafta birileri olmadığından Ares 'i bağlamadan oturabiliyoruz plajda. Fakat geçen gün annem ve çarli ile ölüdenize gittiğimizde istanbul plajları gibi kalabalık yerlerde artık denize giremediğimi farkettim.-Sanki çekmece plajında yıllarca kalabalıkta denize giren ben değilmişim gibi :P
Ares'in plajdaki en komik hali sanırım bizim şezlonglara biz varken çıkıp oturmasıdır . Ayakucunda koca bir köpek :)) Birde çocuk gibi ben ya da bizden biri denize girince illa o da girecek ve üstümüze yüzecek.Bu konu aslında çok tehlikeli ama nasıl başa çıkabileceğimi şimdilik bilmiyorum.Bilen varsa paylaşabilir. Özellikle denize girdiğimizde üstümüze yüzüp patisiyle kucağımıza gelmek istiyor, hal böyle olunca da vücudumuzu çiziyor bir , birde derinlerde tehlikeli oluyor. Geçen sene bu tarz bir tehlike atlattım ben.
Açıkta yüzmeyi severim.Uzunbey bağlı şekilde onu tutuyordu ve Ares kurtarıp kendini bana doğru koşmaya başladı.. Ben de kıyıya doğru yüzmeye..Ortada bir yerlerde buluştuk. Onu kendimden can havliyle uzaklaştırıp bir elimle uzak tutmaya çalışıyorum bir elimle de kıyıya yanaşmaya çalışıyorum.. Kendimi kurtardığımda neredeyse gücüm kalmamıştı. Vücudumun her yerini çizmesi bir kenara, yüzme bilmesem nasıl kurtulurdum bilmiyorum.Uzunbey şoka girdi.Ancak ayaklarım bastığı yerde yetişebildi ve üzerimden aldı. Bu yüzden birimiz denize girerken onu bağlıyoruz ki üstümüze atlamasın. Bebişimiz var gibi sırayla denize giriyoruz.Hala o kenarda beklerken bir gözüm üzerinde yüzüyorum ve çok açılmıyorum.Bu sene yine denedik, aynı tarza devam ediyor..Nasıl alıştıracağım bilmiyorum.
Erguvaniler (yazarı Tayfun Er) nefis bir kitap, tatilde başlamıştım. Uzunbey hala bitiremedin mi diyor ama ilişkileri anlamak için ilk defa bir kitabı yavaş okuyorum.

Gelelim bu haftaya, bu güzellikler Zehra tarafından yapılmış.Tatları da en az görüntüleri kadar nefisti.Gülen'i dün ziyarete gidince bende gittim.İyi ki de gitmişim.Nefis bir patates salatası (Gülen yaptı) poğaça( Zehra yaptı- hatta ben ordayken) ve bu kekleri de yedik.Hem de çok çok. Bu kızlar benim için çok tehlikeli.Uzun zamandır bu kadar çok hamur işi yememiştim ben.

Sütten yapılma yumuşacık poğaçalar..

Gülen'in patates salatası..

Baklavalı dondurma ,pazartesi gecesi keyfinden..

O gece Beril istanbula döneceğinden bana gelin dedim. Onlarda bana kıyamadılar hep beraber Cinbale gidelim dediler. Kayaköye gittik. Daha oturduğumuzda üşüdüm aslında, kot montumu giydim ama daha sonra rakıdan sıcakladım sanırım, montu çıkarmışım.
Buzlu rakı ve dondurmayı da yiyince şifayı kaptım. Ertesi günkü halimi biliyorunuz zaten.

Ressam Şükran Teyzemiz sık sık gittiği Deniz Kapısı Cafesinin yoldan gözüken ahşap panellerini boyamış.Onun bu tarz çalışmalarını görüntülemeyi sevdiğimden ben de annemle gidince fotoğrafladım.Onu son gördüğümde cezaevindeki mahkumlara resim yapmayı öğretiyordu geçen ay.

Çalış

Gülen'in doğum günü hediyesi, ben aldım :) Çok sevdiği Paris tişörtü , (annebluzu.blogspot.com)

Bu golden yavruları ne yazık ki Ares'in değil.Geçen pazar Korhanlara gittiğimizde çektim. Zaten yavrusu olursa ne yaparım bilmiyorum.Olmaması daha mı iyi ne, kesinlikle veremem diye düşünüyorum.Yoldan bile çevirip yavru soranlar var, millet sırada.Bilemezler ki ben hepsini kendime saklayacağım :))
Geçen pazar sabahtan çıkıp Korhanlarla buluştuk. Onların evinde de misafirleri vardı,orada buluşup Nif'e gitmeye karar verdik. Gittik biraz oturduktan sonra önce hep beraber ortak arkadaşlarımıza Üzümlüye oradan da Nif'e yola çıkacaktık. Üzümlüde evde şarap yapan bu dostlara daha öncede gitmiştik ve görüntülemiştim bahçeyi. Küçük ikramlarda bulundular.
Biraz oturduk, bahçe ve şarap konusunda konuşuldu. Bizimle beraber giden ailenin süper tatlı bir prensesi vardı, Ares'le aslında daha önce de görüştüler ama bu sefer İris bayıldı Ares'e ve bir dakika bile boş bırakmadı onu.

Şaraplar evin farklı köşelerinde olgunlaşmayı bekliyor.

Bia bahçede oturudk önce, sonra da etrafı gezdik.

Evin beyi Türk, asma yetiştirmeyi ve bu üzümlerden şarap yapmayı seviyor.

Üzümlü manzarası..

Lavantalar..
Bu bitkiyi de çok severim ben, çocukken bunları koparıp oynardık.

Bu mavi çiçeğe de bayıldım, adını bilemedim.Gerçi söylediler ama not almamışım.



Evin hanımı benim gibi kaktüsçü :)

İris ve Ares ,
İris'in ailesi organik şarap ve zeytinyağı yapılan bir çiftlikte yaşıyor.Doğaya düşkün anne ve babası var, arada bu tarz toplantılarda görüşürüz. Çevreye önem veren ve örnek olan ailelerdendirler..
Mercan çiçeği

Eskiden beri Fethiyede sevilen bir çiçekmiş.. Evin beyi annesinin bahçesinde olduğundan ve çok sevdiğinden bahsetmişti daha önceki gelişimde..Her bahçede bulunurmuş eskiden.

Nar çiçeği..

En sevdiğim meyve. Yolda görsem arabadan inip yerim.Nitekim iki ayrı bölgede kocaman kocaman görünce evsahibinden izin isteyip duvardan beslenmeye başladım.Sanırım bütün olmuşları ben yedim.Hepsi olmamıştı allahtan :)) Delilik derecesinde severim dedim ya, kırmızı haliyle de yedim..Ekşi ekşi, arada attım ağzıma..

İris nereye Ares oraya :P

Üzümlü güzel bir yer, fethiyeye göre de biraz daha serin.
Bu kaktüsler kış bahçesinde,her geçen gün daha da büyüyorlar..

Benim kaktüsler genelde çelikten olduğu için bu kadar büyük olmuyor.

Dün Gülenle ve Zehrayla birlikteydik. Çağıl'ın okulunun mezuniyet gecesi vardı Tuana Tatil Köyünde.Bu yüzden az oturabildik beraber, ben kalktım altıda.
Biz Muğladan dönerken alışveriş yaptık, takım elbise aldık,yeşil kravat ve yeşil yaka mendili falan.Dün de gidip ayakkabı aldık. Oğluş çok yakışıklı oldu.Çocuk çocuk dedikçe Gülen dalga geçiyor adam bu, neresi çocuk diye :P
Muğlanın alışveriş merkezinde elbise bakıyoruz,çağıl daha sınavda,çıkışta gelip alacağız. Çocuk sınavda biz bakalım önceden deyince tezgahtarda yardımcı olmaya çalıştı. Koyu renk vermeye çalışıyor bende yok o zaman damat gibi olur,kaparlar çocuğumu diyorum şakayla karışık. Tezgahtar kapmazlar demez mi..! Ben yine yok kızlar kapar çocuğumu dedim.O bana yine yok kapmazlar dedi :)) Nerdeyse kapışacak be adam neden kapmasınlar gördün mü çocuğu diyecektim.Zaten o mağazaya değilde babasının sevdiği bir markaya gittik, kapılacak çocuğu göremedi arkadaş :))

Dün akşam giyindi kuşandı, servise bıraktım arabayla ama fotoğraf çekeyim izin vermedi.Sadece annem tembih etmişti, onun için çektim şimdi bilgisayarımda masaüstümü renklendiren fotoğrafı..Neyse bıraktım sabaha kadar beni bekleme dedi.İyi ,beklemeyiz dedik ama Tuanadan çarşıya geçerken haber ver nereye gittiğini dedim,tamam dedi. Gece yarısında mesaj geldi,uyanığım tabii ki ben paspatura geçiyorum diye. Sabah beşte de aradı beni alırmısın diye.Ben dörde kadar oturmuşum, uyanıp aldım yine yattım.Mutluydu :) Bende :)
Bugün işe gitmedim bende uyudum onbuçuğa kadar.
Yarın Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivalinin ilk günü. Mavikuşlar olarak orada olacağız saat yediden sonra. Gündüz söyleşiler Fethiye Kültür Merkezinde, gece konser ve gösteriler Hisarönünde. Yemek standı bizde bu sefer. Ben lokumlu milföy yapacağım. Aynı zamanda giysi tezgahımızda olacak. Komitedeyiz zaten, görevli olacağım oralarda.
Hisarönü pazar yeri festival alanımız.

Dönüp dolaşıp Göksel dinliyorum bu ara.Çocukluğumun tüm şarkıları.. Hangi birini isterseniz.
Seninleyim..
Eylülde gel..
Ölsemde bir kalmasam da bir..
Olmaz olsun..
Palavra..
İnsan çocukluğunda gördüğü ve dinlediği şeyleri niye bu kadar çok sever ki..? Tüm parçalar sanki ezberimde. Annemle babamın dansettiği ve çaldığı parçalar bunlar. Babam birde anneme tango söylerdi arasıra,bazen de şarkı, takılır gibi gelirdi bize ama babam yine de söylemekten vazgeçmezdi.
Anneme.. Papatya gibisin beyaz ve ince.
Bessame Mucho..
Volare..
Portofino.. ilk aklıma gelenler
Annem ise Anlamazdın gibi Türkçe şarkılarla ve Ayla Dikmen gibi sanatçılarla eksikleri tamamlıyordu plaklarda.
Babam bizlere de sabah okul için kaldırırken" kalk artık sabah oldu " şarkıyı -çok uzun söylemesin diye o öğretmen ses tonuyla - söylerdi.Bende Çağıl'ı yıllarca bu şarkıyla uyandırdım :)
Duruma göre tangoları bazen de kantoları vardı sözleri ilginç olan ama bazen benim zor hatırlayabildiğim.. Bu yüzden tango ve kanto severim ben..

Evdeyiz, yemekteyiz seyrediyorum. Yemekteyiz Eskişehirde ama daha bir Eskişehir yemeği görmedik :) Köpoğlu yapıyor bir yarışmacı,Trakya da favori mezemiz :)Buralarda yok, ben evde yaparım bazen canım istediğinde..Çok severim.
"Közlenen patlıcanlar çatalla ezilir.Domates ve biberle karıştırılarak içine sirke,sarımsak,zeytinyağı ve maydanoz konularak özel bir sos yapılır.Bu sos közlenen ve karıştırılan patlıcan ve biberlerle karıştırılarak buzdolabında 1-2 saat bekletilerek servis yapılır.Trakya mezesidir.." diye bir yerlere yazmışım zamanında..
Benim inancıma göre sadece közlenerek yapılır,kızartılarak yapılan diğer bütün tarifler patlıcan salatasından öteye geçmez,bunu iddia edenlerin her iki tarifi uygulayıp tattıktan sonra iddia etmeleri gerekir ki haklı olduğumuz nokta da tatların farklılığıdır.
Yarın festivaldeyiz..
Not: Salı kendimi kötü hissedince öğlen kalkıp dışarı çıktım. Çağıl'a ayakkabı aldık, Çalış Karnavalının değerlendirme toplantısına gittim.Üçte uzunbeyle buluşup Göcek ve Dalaman'a gittik.O gün bitki çayı içince toplantıda kendime geldim,iyileştim.
Çarşamba toparlanmıştım bile.

13 yorum:

beste dedi ki...

siir gibi cok guzel bir post olmus nereden baslasam. Sapka harikaymis gercekten. Iris ve Ares'te oyle. Sumakli patates salatasi gozumden kacmadi sutlu pogacalara eridim. Birde asmalara onlarin yapraklarindan ne guzel dolma yapilir. Ne guzel insanlar var doagl zeytinyagi, sarabini yapan sayende haberimiz oluyor. Kucak dolusu sevgiler...

ruhdagı dedi ki...

Uzun zamandır okuyamamıştım, eksik postları hep okudum ne iyi geldi. Karşılıklı konuşmuşuz gibi. Çok özlemişim sizi :)

Çağıl'ın elbise olayı beni çok güldürdü. Aklıma hemen gelecekteki kendim geldi.
Kaparlar tabi :D

beste dedi ki...

mavi cicegin adi agapanthe belki turkcede buna yakin bir adi vardir!

Zehra Gürgen dedi ki...

Asortiğim gerçekten çok güzel bir post olmuş Ben şarap içtiğiniz yerde kaldım ama...

Gülen Tezer dedi ki...

Uzun yazın siz iki kardeş. Cümleler yağ gibi akıyor. Sırayla gideyim dedim ama vaz geçtim sonradan.
1-Ares'le yüzülmeyecek bunu anladım.
2-Fotoğraf bakış açısı dersi senden alınacak.
3-Yarına poğaça yapabilirsem iyi olacak.
4-Çocuğu :P kostümüyle göremeyecek miyiz?
5-Dün kaçabilmene çok ama çok sevindim çünkü ikinizi çok seviyorum.
6-unuttum.
7-Gerisi yarına yüzyüze :)
Öptüm büyük..

Gülen Tezer dedi ki...

Bizim için bu kızlar tehlikeli demişsin, çok ayıp :P

Gülen Tezer dedi ki...

Sen çocuk dedikçe ben ilkokula giden ama benim kaçırdığım bir çocuğun daha var sanmıştım.
Asortiğim senin oğluş artık çocuk değil, o genç ve hoş bir adam olma yolculuğuna çıkmış bir genç :)

Çocuk çocuk :)))))))))) hihihihih

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Yazı süperdi.Çağıl'ın elbiseli fotoğraflarını gördüm ve onu kapmayan kız aptaldır diyorum o kadar... Çok özledim. Biraz buraya da bekliyoruz. Gülen'in bluzu de çok yakışmış. Onu da buraya her akşam seninle beraber canlı mankenlik yapması için davet ediyorum ve bekliyorum. Sizin üzerinizde görürlerse elimizde tek bir tane bile kalmaz...bir de sütlü poğaçaların tarifi yok mu, basit de olsa tarif istiyorum... bir de patates salatası yapacağım yarın ben de, bayılırım zaten, fotoğrafta da görünce yarın yapıp yemeliyim dedim...bir de okuduğun kitabı bitir artık da bana da gönder, senden sonra ben okumak istiyorum... öptüm seni, Çağıl'ı ve Gülen'i:O)...

minimalist dedi ki...

herşey iyi hoş da en çok; şapkana ve Şükran Teyze'nin boyamalarına bayıldım...

Adsız dedi ki...

köpekleri lütfen denizde yüzdürmeyin asortik krep.bu ne kadar sağlıklı ne kadar hijyen ne kadar doğru.siz bile kendi köpeğinizle bir tehlike yaşamışsınız,ya denizde yüzmeye çalışırken üzerine doğru bir köpeğin koştuğunu gören bir çocuk,kadın yada yaşlı (veya yüzmeyi iyi bilmeyen bir erkek hiç farketmez)biri ne yapar hiç düşündünüzmü acaba.köpeğin girdiği denize girmek zorundamıyız hem biz.hiç hoşlanmıyorum köpeğini sanki evinin banyosunda kendi küvetine sokar gibi rahatlık ve pervasızlıkla denize sokanlardan.bunu siz yapmayın ne olur.
Işılay

Asortik Krep dedi ki...

Bestecim, Fethiye gelecekte ekolojik anlamda iyi bir örnek olacak bunun için çalışıyoruz.. Hergün bir yerini ve değişik bir özelliğini keşfediyorum..Sizlerle paylaşmak da keyif veriyor.

Ruhdağı, senin müjdeli ve hayırlı haberlerini ilk bekleyenler arasındayım zaten..Sevgiler Turkuaz Kıyılardan..

Bestecim, çok teşekkürler..

Zehracım, şarap içilecek çok yerimiz var, hepsini deneyeceğiniz hiç merak etme :))

Gülencim, başkalarına öyle davranmaz sanırım başkalarının yanında devamlı bağlı, bu yüzden korkma.Diğerlerini konuşuruz..

Gülencim,tehlikelisiniz.. :P

Gülencim, o benim çocukum :)) :P Babadan uzun olabilir, benden daha iri olabilir, büyüyüp kocaman adam olabilir ama.. :)

Burcum, bizde seni özledik..
Mankenlik teklifini İstanbula gelince tezgah başında yapacağım söz.
Kitabı da gelirken getiririm..

Minimalist, şapkamı uzunbey aldı :) yazmıştım,Şükran Teyze yi anlatmak eksik kalır tanışman lazım.O bir cumhuriyet kadını..diyeyim sen anla.

Sevgili Işılay, sanırım yanlış anlaşılmışım.Benim köpeğim sadece bize doğru koşuyor,bize yani ailesine, bu yüzden başkaları için bir tehlike barındırmıyor.O, o kadar duyarlı ki kendinden hoşlanmayan insanlara yanaşmıyor bile.
Birde şimdiye kadar hep yazdım, biz zaten kimselerin olmadığı plajları tercih ediyoruz ,başkalarını rahatsız etmeyelim diye,yani sizin gibi köpekle aynı suya girmek istemeyenleri düşünerek.Bu yüzden halk plajına değilde daha sakin kumsallara gidiyoruz..Ya da en ücra kısımda giriyoruz,kalabalığa girmeden.
Birde denize sokak köpekleri girse ya da başka hayvanlar kontrol edebilecekmisiniz..? ama benim evcil köpeğim girdiğinde rahatsız olmamanız gerekir diye düşünüyorum.
Bazı insanlardan daha sık yıkandığına yemin edebilirim :)
Herşeyin ötesinde dünyayı tüm canlılarla paylaşıyoruz, doğayı seven birinin diğer bir canlıya doğayı kısıtlaması gibi bir hakkı olduğuna inanmıyorum.Aynı anda girmemek tercihiniz olabilir ama girmemeli gibi bir düşünceye katılmıyorum.

Gülen Tezer dedi ki...

Bizim tek araçlık açık garaja Ares için havuz yaptırmayı düşünüyorum:)
Burcu'm; geliyorum mankenliğe :) ama bana sanki Tuğçe Kazaz'mışım gibi davranmayın; sevmem ben abartıyı hihohohoh :D

elmalı kurabiye dedi ki...

yine çok güzel bahçe ,çiçek resimleriyle beni benden aldın.