Pazar, Nisan 10, 2016

Bir misillemeydin yalnızlığa.. *

Morale ihtiyacım olduğunda mutlaka sevdiğim şeylerin fotoğraflarına bakarım, Bunlar bazen bahçe ve çiçek fotoğrafları olduğu gibi bazen de Ares ve Ateş ya da çektiğim fotoğraflar olabiliyor. Ya da şiir açarım, sevdiğim şairlerin sözlerine bakarım.Bunlar beni rahatlatır.Toplumca rahatlamaya ve sakinleşmeye ihtiyacımız var, var da nasıl olacak bu psikoloji de bilmiyorum. Sadece büyükşehirdekiler için tehlike yok ki.. Turizm merkezlerinde ve artık her gün her yerde artarak giden bir mutsuzluk ve umutsuzluk söz konusu.Buna bir de kişisel sıkıntılar eklenince bu gece ne yazacağımı şaşırdım.Bir kere patlamalardan sonra dudağım uçukladı, üç yerden,  onlar geçmeden cumartesi akşamı misafir gelecekti, oturmak için, gündüz hem hazırlık yaptım hem de evin haftalık temizlik işini hallettim.O gece geç vakte kadar oturduk, oturduk da ben sanırım üşüttüm.Bir hapşırmaya başladım ve pazar gününü hastalığın ilk günü olarak gözümden akan yaşlarla ve hapşırmalarla geçiştirdim.Kahvaltıya  yeni aldığı ördek ve civciv yavruları için yaptığı kümeste geçiren Uzunbey - bu isim artık bana uzunadamdan sonra itici geldiğinden sanırım kullanmayacağım-  sayesinde ona yardım eden komşularımızı da alarak kalabalık bir pazar kahvaltısı yaptık.Sanılanın aksine büyük bir sülalede büyüyen biri olarak en sevdiğim şey kalabalık sofralardır. 
Bunları geçen akşam yazdım, dün sabah üstüne bir de dişim ve yüzüm şişmiş olarak kalkınca iki gündür evde hapsolmuş bir şekilde yatıyorum. Belki de bir dinlenme   şeklidir bu, dün ağrıdan sızıdan anlamadım ama bugün iyi geldi biraz daha dinlenmek.
Ocakta portakal reçelim var, onu partiokulu projesi için yapıyorum.Dalaman 'da geçen hafta iki gün eğitime gittim. Orada hazırladığımız proje için pazara çıkacağız.Bu perşembe kısmetse yine Dalaman'dayım.

Hala telefonumdaki resimleri buraya yüklemekte sorun yaşıyorum.Bunu çözebilsem sanırım daha çok yazı yazabileceğim.Aslında çok özlüyorum yazmayı.
Bu aralar bir de hayatın  en güzel yanları çocuklarmış diye düşünüyorum bu ara. Çağıl artık uzakta,  bu tüylü şeyler olmasa özlemine dayanamazdım sanırım. Onları seyredip eski hallerini düşünüyorum. Bir tür geçmişle hesaplaşma oluyor onlar uzakta olunca. Daha çok onunla ilgilenebilir mişim diyorum hep.Bana göre güzel zamanlarda geçirdik ama şu an artık uzakta yaşadığından yumuşak karnım sanırım hep o olacak.

Bunlar Ateş'in geçmişten günümüze resimleri.. Geçen gün toparladım , Facebook' a koydum.
Eski balkondan görüntüler..
Bize geldiği zaman iki aylıktı.Çok ufaktı, kendine özgüydü,hala da öyle.Evin yaramaz çocuğu o.

Ares ona çok güzel babalık yapıyor.
Bu uzun arada bazen toplantılar için Muğla'ya gidiyorum, bazen de Seydikemer'e gitmeye başladım kadın kolları için. Dışarıdan bakınca konuşan adam çok da ben de geleyim bir ucundan ne yapabilirim diyen az oldukça şartları değiştirmek zor, ama imkansız değil. Gelecek ay eğitimlere başlıyoruz partide.. Eğitmenlik konusunda aslında uzun uzun yazmak istiyorum.Hiç bir zaman eleştirmekten çekinmedim ama hep bir önerim vardır eleştiriler yerine. Yani bıraksan yaparım ne iş olsa :)
Ortaya karışık bir yazı oldu, farkındayım. Günlerce oturup çoğu zaman bir kelime yazıp göndermeden kapatabiliyorum artık diye yazıp bırakmışım.En son ne zaman bunları yazmışım hatırlamıyorum bile. Bu gece aklıma geldi yazdım.

İki gündür partide eğitim yaptık.Parti okulu dediğimiz üye siyasi eğitimi.İki gün boyunca çalıştık ama değdi.
Bu yazı böyle bitsin şimdilik...Artık tarz mı değiştirmeli bilmiyorum. Bir zamanlar günlük gibi de kullanıyordum burayı,sanırım adı artık benim için aylık olacak :))Ayda bir bile yazamıyorum artık.
Ateş'in eski halleri çok tatlı..O yaramaz çocuk artık uslanmaya başladı. Bahçede iyi bekçilik yapıyor.Kim gelirse gelsin havlıyor ve artık eşimin ayakkabılarını yemiyor.Benimkileri ellemdiğini söylemiş miydim..? :))













Ateş...
*Başlık : Cemal Süreya

4 yorum:

Makbule Abalı dedi ki...

"Toplumca rahatlamaya ve sakinleşmeye ihtiyacımız var" Bu doğru söze katılmamak mümkün mü? Sakinleşmek için güzel şeyler düşünülebilir. Ama artık öylesine zor ki. Bireysel mutluluk bencillik gibi geliyor insana. Ancak toplumsal anlamda iyi şeyler yapmaktan vaz geçmemek lazım.
Fotoğraflar ne kadar güzel. Teknik konularda çok eksiklerim var ama cep telefonundan fotoğraf aktarmayı ben şöyle yapıyorum; Fotoğraf galerisinden fotoğrafı seçiyorum. Fotoğrafa dokununca sol alt köşedeki okun üzerine tıklıyorum. Oradaki seçeneklerden "mesaj gönder" tıklayınca bilgisayarımıza mesaj gidiyor. Oradan ya masa üstüne indiriyoruz. Tabii "kaydet" işlemini de yapıyoruz. Umarım eksiksiz anlatmışımdır.
Esenlikler dilerim.

pelinpembesi dedi ki...

Merhaba Asortik Krep,
Güzel yazılarını ne zamandır takip ediyorum. Büyük bir
keyif alıyorum ama söylemek istediğim birşey var. Blogunun
temel rengi mavi olması okurken göz çok yoruyor, güzel
fotoğraflarının etkisi de azalıyor. ama ne olur kızma ne zamandır yazacaktım sana. gERÇİ nasıl olursa da takipteyim :)

Unknown dedi ki...

çok çok geçmiş olsun,fotoğraflarına bayıldım.
ülkemin durumu endişesi hepimizde var ne yazık ki!
sevgiler

Asortik Krep dedi ki...

Makbule Abalı, güzel yorumunuz için teşekkür ederim.Benim cep telefonum biraz karmaşık, sanırım kolay çözemeyeceğim.Buralarda soracak bloglar hakkında bilgili biri yok, sanırım Çağıl'ı bekleyeceğim..

Storm Angel, neden kızayım ki? :)) Senelerdir böyle kullanıyorum ama sanırım küçük bir değişikliğin vakti gelmiş demek ki...

Kedilievin tarzı, Teşekkür ederim.Aylar sonra aldığım ilk yorumlar, özlemişim.. :)) Sevgiler.