Pazartesi, Ekim 15, 2007

Facebook...

Gülse Birsel in Sabah ta çıkan son yazısı : Arkadaşlığın çivisi çıktı! En yakın arkadaşlarımdan biriyle telefonda konuştum geçen gün. 19 yaşından beri tanışıyoruz. Haftada bir iki kez mutlaka görüşürdük. Aynı dönem New York’da yaşadık. Sonra yıllarca beraber çalıştık. Birbirimize bütün sırlarımızı anlattık. Dehşet içinde şunu fark ettik: O en yakın arkadaşımla üç yıldır görüşmüyoruz! Küs müyüz? Yooo, hiç alakası yok. Üç yıldır görüşemediğimizden ve ne kadar özlediğimizden yakınıyoruz. Aslında iletişimimiz tam, belki o yüzden ihtiyaç duymuyoruz! Zira haftada bir, olmadı iki haftada bir, uzun telefon konuşmaları yapıyor, şundan bundan, hayattan, modadan, işten güçten bahsediyor, ikimizi de ilgilendiren bir haber aldığımızda da birbirimize mesaj atıyoruz. Ama arkadaşım, bu zaman zarfında 20 kilo almış, saçını değiştirmiş, hatta yaşlanmış olabilir! Görmedim kendisini! İki yıl önce yeni bir eve taşındı, henüz gidemedim. İnternetten bir hediye sipariş ederek adresine göndermeyi düşünüyorum! Evinin fotoğraflarını çekip mesaj atmayı teklif etti, telefonum eski model olduğu için muvaffak olamadık!

En yakın arkadaşlarımdan bir başkası… Üniversitede birlikte okuduk, New York’da aynı evde oturduk. Şu anda ise evlerimiz birbirinden yaklaşık 800 metre uzakta. Bir yıldır yüz yüze görüşemedik! Ama müthiş sıcak bir chat ilişkimiz var! Haftada birkaç gün, yarım saati geçen uzun yazışmalar yapıyor, birbirimize sırıtan suratlar, dansözler, animasyon karakterleri yolluyor, şirinlikler yapıyoruz. Arkadaşımın kızı büyümüş, yuvaya başlamış. Chat yaparken yolladığı fotoğraflardan takip ediyorum! O da beni kızına televizyondan gösteriyormuş, “Bak Gülse teyze, tanıdın mı?” diye! Bir başka üniversiteden sınıf arkadaşım yan apartmanda oturuyor. Daha doğrusu öyle olduğunu söyledi. Taşınalı bir buçuk yıl olmuş, ama henüz görüşemedik! E-posta trafiğimiz var. SMS’le de haberleşiyoruz bazen!

‘Facebook’, son günlerde insanların dolaşıp eski arkadaşlarını buldukları, tanıdıklara rastladıkları, yeni insanlarla da tanıştıkları yeni ve çok popüler bir yer! Kafe değil! Bar, kültür merkezi, ne bileyim dernek salonu filan hiç değil. ‘Facebook’, internet sitesi, bilenler biliyor. İnsanlar isimleri, e-posta adresleri ve resimleriyle girip bakınıyorlar. Sosyalleşiyorlar, muhabbet ediyor, hatta birbirlerine sanal kahve, içki filan ikram ediyorlar! Ve ifadelerine göre çok eğleniyorlar!ÇAY PARTİLERİ UNUTULDU MU?Arkadaşlığın çivisi çıkmıştır arkadaşlar! Eskiden evlerde yemek filan yerdik hani. Hatta partiler verirdik. Birbirinin evinde kalma gecelerine filan ne oldu en son? Randevular verip, akşamüstü çayları yapılırdı bir zamanlar! Arkadaş grupları olurdu hatırladığım kadarıyla, bir kişi bir program ortaya atardı, yarım saat sonra 20 kişi orada olurdu! İletişim araçları, henüz 20, hatta 15 yıl önce, “Nerede, nasıl ve ne zaman buluşulup görüşüleceğinin,” tespit edilmesine yarayan teknolojik gelişmelerdi! Arkadaşlığın ta kendisi haline gelmemişlerdi yani! İletişim patladı, bütün arkadaşlarım ’sanal arkadaş’ oldu kardeşim!

Benim üniversitede yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği kız, Papua Yeni Gine’ye taşınsa, onun isim ve şifresini birisi keşfedip kullansa, iki üç yıl, muhabbet ettiğimiz insanın başkası olduğunu hiç hissetmeyebilirim! Hayır SMS’lerde, sanal ortamlarda filan sohbet de hafiften sanallaşıyor! Bir yüzeysellik, bir bilgi alışverişi çabası, “N’aptın, n’ettin, öptüm, güle güle,” bitti! Sadece ifadeler ve kelimeler kısalıp, sesli harfler yok olup, anlatımlar özete geçip sıkıcılaşmakla kalmıyor. Dedikodular ağdalanmıyor, gülme krizleri geçirilmiyor, birbirinin omzunda tabiatıyla ağlanamıyor! Tatsız, tuzsuz, baharatsız bir “Evet hayattayım, bak ne güzel iletiştik yine, hadi grşrz…” durumu.

................

Bu yazıyı Aysetun göndermiş maille..Yazıyı okuyunca aynı durumda kaldığımızı ne yazık ki farkettim arkadaşım..Bu hafta ilk fırsatta kahve içmeye davet edeceğim seni :)) Yüzyüze...

Haftasonu her yerde gördüğüm facebook yazılarından sonra onu kullanmamaya karar verdiğim an bir arkadaşımdan davet aldım..Yine kullanmayacağım.Çünkü zaten benim gerçek adımı ve soyadımı googla yazdığınızda her iki haliyle de beni bulmak olası :)) Yani kızlık soyadımla da..Bu yüzden şimdilik kullanmamaya karar verdim..
Yazı için teşekkür ederim Aysetun :)) Gerçek arkadaşım benim.

8 yorum:

Mutluveumutlu dedi ki...

Ne güzel yazmış Gülse Birsel. Yüzümde tuhaf bir ifadeyle okudum, çokmu meşgulüz, yoksa umrsamazmıyız karar veremedim.
Umarım bundan sonra aklımız başımıza gelir :)
Bizlerle paylaştığın için teşekkürler.

Sardunya dedi ki...

Oh be:) Nihayet Facebook karşıtı bir yazı okudum:) Benim aklım da şunu almıyor: zaten sağlamsa arkadaşlığım görüşüyorumdur hala. Koptuysak bir yerlerde arada geçen yılları nasıl telafi edersin ki? Ben saatlerce oturup anlatacak mıyım mesela ilkokul arkadaşıma tüm bu zamanlarda ne yaptığımı? Hadi anlattım ne oldu da ben ben oldumu nasıl anlayacak ki o:) Ben elimdekileri elemeye çalışırken yıllar öncesinden çıkıp gelenlere sadece merhaba diyebilirim ancak:)

Aysetun dedi ki...

Sevgili Arkadaşım,
Ben de yazıyı çok beğendiğim ve durumumuzu yansıttığını düşündüğüm için paylaşmak istedim. Fırsat bulduğunda ara beraber gitmeye fırsat bulamadığımız kahvecide kahvelerimizi yudumlarken güzel bir sohbet edelim....

karamelize dedi ki...

asortikcim,
asl�nda biraz �yle biraz diil...biraz ben de burday�m, nas�ls�n, iyiyim �pt�m gibi.. ama bir yandan da sana bir �ans daha tan�yan bir sistem.. senin yokmudur hi� gen�li�in o f�rt�nal� g�nlerinde es ge�ip gitti�in ama ke�ke bir kez daha g�r�ebilsek, kald�m�z yerden devam edebilirmiyiz acaba dedi�in arkada��n.. benim vard� ve onlardan biriyle haftasonu kahve i�meye s�zle�tik, facebook sayesinde...

Charm dedi ki...

Bende facebook kullanmayı reddedenlerdenim bu sebeble yaza size kahveye geleceğim efendim. İstanbul'a yolunuz düşüncede beklerim bir kahveye :)

Sevgiler...

bembi dedi ki...

ne yazık ki gerçek tüm bunlar :) heralde 15 yıl önce bunları biri bana söylese "saçmalama" derdim, ama şimdi ben de en iyi arkadaşımla yılda bir kez görüşüyorum :( facebook maceram 2 gün sürdü, kesinlikle reddettim! ;) msni de öyleee! "ne yaptın ne ettin"ler biraz da bloglardan takip ediliyor öyle değil mi... ;))

Asortik Krep dedi ki...

Mutluveumutlu, ne kadar sanal birşeyler paylaşılsa da yüzyüze görüşmek en iyisi ama benimgibi doğduğun ve büyüdüğün topraklara uzaksan sanal ile de idare ediliyor artık..
ama yazı güzel çünkü yazıda konu edildiği gibi bence aynı sokakta oturup görüşmeyi sanal yapmak biraz o ilişkiyi basitleştiriyor.

Sardunyamcanımciğerim, aynen de bazen de bulamadıklarımız için geçerli sanki bu facebook, ben azını buldum..Beni bulmak isteyene de yolunu açtım ama vaktim yok öyle sanal geyik yapmak isteyene de vakit ayıramayacağım için girmek istemedim.

Aysetun,onbeş dakika sonra kapındayım seni kaçırıp ankabistro da yemek yerken sohbet edeceğiz :))

Karamelize,benim kadar çok arkadaşı olan biri için çok önemli ama şimdi değil.Zira bizimsezon bitmedi ve çok yoğunuz buluşmalar için :) Yani benimkiler hep istanbulda da..Daha izini bulduklarımla bile yüzyüze görüşemedim..O yüzden şimdi sırası değil.Dikkat edersen kötü demiyorum sadece ben şu an hazır değilim diyorum.

Charm, hayatta her şeyin yeri ayrı..Her zaman sanal dostlarıma kapım kahve için açık :)) Gezmek içinde :) Bekleriz efenimmmm.

Bembi,tabii ki eskisi gibi değil ama eskileri görmek beni bazen çok mutlu da ediyor itiraf edeyim.
Tekrar yazıyorum karşı değilim ama şimdi sırası değil çünkü gitmek isteyipte gidememek beni hasta ediyor!!

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

şimdilik facebook'a ben de direnenlerdenim. Posta kutuma arkadaşlardan gelen davet mektuplarını şimdilik yok sayıyorum. bakalım nereye kadar?